Anayasa Mahkemesi’nin 01/02/2024 karar tarihli ve 2021/61 Esas numaralı kararı ile 5510 Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Ödenek ve gelirlere esas tutulacak günlük kazanç” başlıklı 17. maddesinin birinci  fıkranın birinci cümlesinde yer alan “…hastalık ve analık…”  ve “…analık ve hastalık halinde ise iş göremezliğin başladığı tarihten önceki oniki aydaki… “  ibareleri ile ikinci cümlesi iptal edilmiştir.

 

İlgili madde de , hastalık ve analık halinde geçici iş göremezlik hesabından muvazaalı işlemler ile fazla yapılacak ödeneklerin önüne geçmek için 15.4.2021 tarih ve 7316 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 9 uncu maddesiyle değişikliğe gidilmişti.

Buna göre; 5510 sayılı Kanunu’nun 17. Maddesinin birinci fıkrasında yer alan “üç aylık” ibaresi madde metninden çıkarılmış ve mezkur madde “İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde verilecek ödeneklerin veya bağlanacak gelirlerin hesabına esas tutulacak günlük kazanç; iş kazasının olduğu, meslek hastalığında ise iş göremezliğin başladığı tarihten önceki oniki aydaki son üç ay içinde; analık ve hastalık halinde ise iş göremezliğin başladığı tarihten önceki oniki aydaki 80 inci maddeye göre hesaplanacak prime esas kazançlar toplamının, bu kazançlara esas prim ödeme gün sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanır. Ancak, iş göremezliğin başladığı tarihten önceki son bir yıl içerisinde 180 günden az kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olanlara hastalık ve analık halinde ödeneğe esas tutulacak günlük kazanç, iş göremezliğin başladığı tarihteki günlük prime esas kazanç alt sınırının iki katını geçemez.” şeklinde değiştirilmişti.

Bu şekilde hastalık ve analık halinde geçici göremezlik hesabı işkazası ve meslek hastalığına göre farklılaştırılmış, ödeneğe esas ortalama günlük kazanç sınırları azaltılmıştır.

 

İptal Talebinin Gerekçesinde;

Devletin, sosyal güvenlik teşkilatı kurma yükümlülüğü bulunmakta ve bu kurum aracılığıyla bireylerin ekonomik ve sosyal risklere karşı korunması gerektiği vurgulanmaktadır. Ancak kanundaki düzenlemelerde hastalık ve analık durumları için geçici iş göremezlik ödeneği miktarının belirlenmesinde önceki uygulamadan farklı bir yöntem öngörülmüş ve bu durumun dezavantajlılık yarattığı ifade edilmektedir.

Ayrıca, hastalık ve analık durumlarında geçici iş göremezlik ödeneğine esas olacak günlük kazancın belirlenmesinde belirli kısıtlamalar getirilerek bu durumdaki sigortalıların haklarının sınırlandırıldığı belirtilmektedir.

Bu düzenlemelerin, farklı risklere maruz kalan sigortalılar arasında haksız ayrımcılığa yol açtığına vurgu yapılmaktadır. Bu bağlamda sayılan nedenlerle ilgili kuralların Anayasa’nın 2., 10. ve 60. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

 

Mahkeme Anayasa’ya Aykırılık İncelemesinde;

  1. Birinci Cümlede Yer Alan “…hastalık ve analık…”ve “…analık ve hastalık halinde ise iş göremezliğin başladığı tarihten önceki oniki aydaki…”İbareleri ile İkinci Cümle

Öncelikle Anayasa Mahkemesi iptale konu maddelerin ne olduğunu belirleyerek incelemesine başlamıştır. 5510 sayılı Kanun’un 17. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hâllerinde verilecek ödeneklerin veya bağlanacak gelirlerin hesabına esas tutulacak günlük kazancın; iş kazasının olduğu, meslek hastalığında ise iş göremezliğin başladığı tarihten önceki on iki aydaki son üç ay içinde; analık ve hastalık hâlinde ise iş göremezliğin başladığı tarihten önceki on iki aydaki 80. maddeye göre hesaplanacak prime esas kazançlar toplamının, bu kazançlara esas prim ödeme gün sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanacağı hükme bağlanmış olup anılan cümlede yer alan “…hastalık ve analık…” ve “…analık ve hastalık halinde ise iş göremezliğin başladığı tarihten önceki oniki aydaki…” ibareleri iptal davasına konu kuralları ifade etmektedir.

Anayasa Mahkemesi anılan fıkranın dava konusu ikinci cümlesiyle ise iş göremezliğin başladığı tarihten önceki son bir yıl içinde 180 günden az kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olanlara hastalık ve analık hâlinde ödeneğe esas tutulacak günlük kazancın, iş göremezliğin başladığı tarihteki günlük prime esas kazanç alt sınırının iki katını geçemeyeceği öngörüldüğünü ifade etmiştir.

Anayasa Mahkemesi devamında Anayasa’nın 60. maddesi gereğince devletin sosyal güvenliği sağlamak için tedbirler almakla yükümlü olduğunu ve bu kapsamda sosyal güvenlik sistemine yapılan mali transferlerin doğru ve etkin bir şekilde yönetilmesinin gerektiğini belirtmektedir.

Sosyal güvenlik ödemelerinin sürdürülebilirliği ve aktüeryal denge için bazı yükümlülüklerin getirilmesinin gerekliliği vurgulanmaktadır. Kanun koyucunun, sosyal güvenlik yükümlülüklerinin ihlal edilmesi veya haksız ödemelerin yapılması gibi durumlarda gerekli tedbirleri almak üzere düzenlemeler yapma yetkisine sahip olduğu ifade edilmektedir. Nitekim dava konusu kurallarla analık ve hastalık hâllerinde ödenecek geçici iş göremezlik ödeneği miktarının azaltılmasının öngörülmesi suretiyle bu risklere maruz kalanların sosyal güvenlik hakkına yönelik sınırlama yapılmıştır.

Ayrıca Anayasa Mahkemesi,     temel hak ve hürriyetlein , özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilirolduğuna değinerek bu sınırlamaların da ölçülü olması gerektiğini ifade etmiştir.

Anayasa Mahkemesi iptal edinmesi istenen kuralların; sahte sigortalılık yapılarak ve iş göremezliğin başladığı dönemden önceki son üç aylık dönemde ödeneğe esas kazancın daha yüksek gösterilerek yüksek geçici iş göremezlik ödeneklerinin alındığından dolayı kurallarla ödeneğe esas günlük kazancın hesabında üç aylık dönemin on iki aya çıkartılması ve belirli prim ödeme gün sayısı şartını sağlamayan sigortalılara ödenek tutarında üst limitin belirlenmesi suretiyle fazla ödenek ödenmesinin engellenmesinin amaçlanarak kanunlaştığına değinmiştir.

Ancak Anayasa Mahkemesi kuralların gerekçesi olarak gösterilen usulsüzlüklerin denetimle ortaya çıkarılabileceğini, hatta yapılan yersiz ödemelerin de kişilerden geri alınabileceği gözetildiğinde gerek etkin denetim gerekse istirahat dönemi sonrasına ilişkin daha hafif sınırlama gerektiren tedbirlerle usulsüzlüklerin önlenmesi mümkün iken analık ve hastalık riskine maruz kalan bütün sigortalılar bakımından geçici iş göremezlik ödeneğinin azalmasını sağlayacak biçimde sınırlama getirilmesinin gerekli olmadığını ifade etmiştir.

Anayasa Mahkemesi kurallara aykırı davranarak sistemi suistimal edenlerin yanı sıra kurallara uygun davranan ve analık veya hastalık riskine maruz kalan sigortalılar da bu azalıştan olumsuz etkileneceklerine değinmiş kurallarda bu sigortalıları sistemi suistimal edenlerden ayırmaya yönelik güvencelere yer verilmediğini ifade etmiştir. İptali istenen kuralların bu nedenlerle sistemi suistimal etmeyenlere aşırı bir külfet doğurduğu ve bunun da orantılı olmadığı sonucuna da ulaşılmıştır.

Anayasa Mahkemesi yukarda açıklanan tüm bu nedenlerle “…hastalık ve analık…” ve “…analık ve hastalık halinde ise iş göremezliğin başladığı tarihten önceki oniki aydaki…” ibarelerinin , Anayasa’nın 13. ve 60. maddelerine aykırı olduğunu ve iptallerinin gerektiğine hükmetmiştir.

 

İptal Kararının Yürürlük Tarihinin Belirlenmesinde;

Anayasa Mahkemesince 5510 sayılı Kanun’un 17. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…hastalık ve analık…” ve “…analık ve hastalık halinde ise iş göremezliğin başladığı tarihten önceki oniki aydaki…” ibareleri ile ikinci cümlesinin iptal edilmeleri nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edecek nitelikte görülmüş ve Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince iptal hükümlerinin kararın Resmî Gazete ’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra; yani 21/12/2024  tarihinde yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.

 

Konuya ilişkin karara buradan ulaşabilirsiniz.