Anayasa Mahkemesi’nin (“AYM”), 2020/36976 numaralı bireysel başvuruya dair kararı 22/03/2024 tarihli ve 32497 sayılı Resmî Gazete’de yayımlandı.

Başvuru kapsamında özetle;

  • Furkan Çakır’ın (“Başvurucu”), iş sözleşmesini fesheden işverenin (“SY”), işçilik alacaklarını ödememek için kendisinin bilgisi ve rızası dışında hesap hareketlerini incelediği iddiasıyla 09/10/2020 tarihinde Samsun Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğu,
  • Başvurucu’nun dilekçesi kapsamında, SY’nin kendisini, şirket yetkisini kullanarak haksız kazanç elde etmekle itham ettiğini; bu nedenle banka ve kredi kartı hesap hareketlerini incelediğini ileri sürdüğü; iddiasına dayanak olarak ise para alışverişinde bulunduğu kişileri SY’nin hesap hareketlerinden tespit edip aradığını, ne amaçla para transferi yaptıklarını sorduğunu belirttiği,
  • Bunlara ilave olarak, SY’nin Başvurucu hakkında yaptığı bir suç duyurusunun bulunduğu; SY’nin şikâyet dilekçesi kapsamında Başvurucu’ya ait bir hesap hareketinin (banka adı, miktar, tarih belirterek) incelenmesini talep ettiğini; SY’nin Başvurucu hakkındaki bilgilere erişmeden anılan detayları bilmesinin mümkün olmadığı,

ileri sürülmüştür.

Başsavcılık tarafından, 14/10/2020 tarihinde kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verilmiş ve karar gerekçesinde “kişisel verilerin salt duyu organları vasıtasıyla öğrenilip başkalarına açıklanmasının kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi suçunu oluşturmayacağı ancak şartları varsa özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun değerlendirilebileceği”, ayrıca Başvurucu’nun atılı suçun işlendiğine ilişkin soyut beyanından başka delil mevcut olmadığı ifade edilmiştir.

Başvurucu, 21/10/2020 tarihli dilekçesi kapsamında anılan karara Samsun 1. Sulh Ceza Hakimliği nezdinde itiraz etmiştir. Sulh Ceza Hakimliği, söz konusu kararda isabetsizlik bulunmaması gerekçesiyle 23/10/2020 tarihinde itirazın reddine kesin olarak karar vermiştir. Başvurucu tarafından nihai karara karşı 24/11/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.

Karar kapsamında özetle;

  • Başsavcılık tarafından, suçun şeklî unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği ve karar içeriğinde başvurucunun ileri sürdüğü delillerin tartışılmadığı,
  • Başvurucu’nun “ileri sürdüğü deliller toplansaydı kişisel verilerin hukuka aykırı yolla ele geçirildiği iddiasının ispatlanmış ve dolayısıyla suçun şekli unsurlarının gerçekleşmiş olacağını” iddia ettiği,
  • Etkili yargısal sistem kurma yükümlülüğünün ceza soruşturması/yargılaması yapılmasını gerekli kılması, sorumlular hakkında mutlaka ceza davası açılmasını ya da onların cezalandırılmasını gerektirmediği, ancak kişilere iddia ve delillerini ileri sürebileceği etkili bir hukuksal mekanizma sağlanması usule ilişkin pozitif yükümlülüğün gereklerinden olduğu,

ifade edilerek, Anayasa’nın 20. maddesi uyarınca güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.